Barınak

Şubat 21, 2017

    Barınağa gittik bugün. Okulun sosyal sorumluluk projesi kapsamında. Her hafta da gitmeye devam edeceğiz. Güzel bir şey değil mi? Yardım etmek falan.

   Daha önce bahsetmişimdir belki. Köpeğim vardı benim. Dip. 3 yaşımdan beri benimleydi. Beraber büyüdük. Annem ve babama kızdım ona koştum. Arkadaşlarıma kızdım ona koştum. Ağladım ona koştum. Mutlu oldum, sevindim ona koştum. Hayatımda olan her şey için ona gittim. Hayatımdı benim. "Sadece bir köpek" şeklinde bakanların bu yazıyı okumalarına gerek yok. Bütün yazı o "sadece bir köpek"ten bahsedeceğim. Annem ve babamdan uzaklaşmak istersem kulübesine girerdim. Sonra büyüdüm. O da benimle beraber büyüdü. Her sabah okula gitmeden, her akşam okuldan geldikten sonra vakit geçirdim onunla. Köpek olmadan insanların nasıl yaşayabildiğine şaşırıyordum. Öyle bir şey mümkün müydü ki? Hayatımda köpek olmadan nasıl yaşayabilirdim ki? Onun yanımda olmama düşüncesi beni gözlerimi ateş kırmızısına dönüştürecek kadar ağlamama sebep olabiliyordu. Her gün sarılıyor, kokusunu içime çekiyordum sanki bir daha göremeyecekmiş gibi. Sanki onu benden alıp götüreceklermiş gibi. Sonra biz biraz daha büyüdük. Kocaman olduk ikimizde. Lisenin üçüncü yılının bitmesine iki gün kalmıştı. Çarşamba günüydü. Haziranın 10'u. Belki de hayatım boyunca en çok pişmanlık duyacağım şeyi yapmıştım o gün. İnmemiştim odamdan onun yanına öğleden sonraya kadar. Okulun bitmesiyle kendimi kaptırmıştım. Kitap, bilgisayar, televizyon. Ne derseniz. İndim aşağıya daha sonra annem gelince. Oturamıyordu benim köpeğim. Dolanıp dolanıp duruyordu. Eğer bu kısımları daha da ayrıntılı anlatırsam yazı yazma kabiliyetimi kaybedebilirim ağlamaktan. Akşam oldu. Dip hiç değişmemişti. Yaşlıydı da hayvan. Dile kolay 13 yaşında. Oturmaması onu daha da yoruyordu. Veteriner çağırdık. Sakinleştirici verdi. Zaman geçti aradan. Yarım saat, bir saat, bir buçuk saat. Belki de 5-10 dakika. Bilmiyorum, hatırlamıyorum, hatırlamak istemiyorum. Uzaklaştı bizden. Bahçenin en uç kısmına gitti. Kenardaki çalılıkların altına kıvrıldı, yattı, uyudu. Uyudu. Kalkmadı bir daha.

   Barınaktan çıktı bunlar aylar sonra tekrardan. Gün yüzüne çıktı içimde tuttuğum onca şey. Barınaktaki köpekleri görüp onlarla oynamaya, onları sevmeye başlayınca aklıma Dip geldi. Sanki onu seviyor gibiydim. Onunla tekrar oynuyor, onu kokluyor gibiydim. Hiç bırakmak istemedim. Tekrar Dip'i yanımda istedim.

   Bir buçuk yıl oldu. Zaman her şeyin ilacı derler ya. Yok öyle bir şey. Hiçbir şeyin ilacı olmadı zaman, olamaz. Bir buçuk yılda içimdeki acı bir gram olsun dahi inmedi, azalmadı. Ona duyduğum ihtiyaç, sevgi azalmadı. Azalamaz da.

   Her hafta barınağa gideceğiz. Her hafta aynı duyguları tekrar tekrar yaşayacağım. Barınağa gitmek için can atıp, okula dönüp yalnız kalmak için saniyeleri sayacağım. Belki böyle böyle azalır içimdeki o acı. Ne dersiniz?



  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...

Şarkı önerileri:

1 yorum:

  1. Çok üzüldüm okurken, onlar ailesi oluyor insanın, kaybetmek çok can yakıyor gerçekten ...

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.