Win/Win

Mayıs 20, 2017
   2.5 ay oldu. Ne kendime zaman ayıralı ne de yazı yazalı. Okul, ilişkiler derken dönemin de sonuna geldim. Bu yazıları kimsenin okumadığını düşünürdüm. Yazarken rahatlık, samimiyet sağlıyordu. Kimsenin ilgilenmediğini bilmek. İçimdekileri dışa aktarmanın en kolay yolunun bu olduğunu çözdüğümden beri sıkıntılarım beni darlamıyordu. Ama en başından beri yaşadığım bu kara aralıklar. Bu aralıklar benim için yazı yazamadığım ya da yazmadığım zamanlar. Sebebi her ne olursa olsun (isterseniz mutluluk diyin, isterseniz yoğunluk ya da depresyon) bu aralıkların olması beni iyi yönde etkilemedi hiçbir zaman. Çünkü içimdekileri dışa vurmak istediğim zaman ya birine patladım ya da başkasına. Elbette ki kalıcı bir çözüm yolu bulmak her zaman daha çok işe yarar. Ama "kalıcı çözüm yolu" diye adlandırılan şeylerin beni iyiye götürmek yerine daha çok kötüye götüreceğini düşünüyorum.

   Bütün bu "bilinmemezlik" olayının olmadığını da öğrendim tabiki. Kendini iyi saklamak zordur. İlla ki açık verirsin bir yerden. Zordur dediğime de bakmayın. İnsan isterse yapar aslında her şeyi. Gerçekten saklanmak isteyeni dünyadaki hiçbir güç de bulamaz.

   Özlemişim ama burada yazmayı. Benim ikinci evim, bir nevi sığınağım. Olabildiğine uzaklaşmak isteyince gidebildiğim en yakın yer. 
Her "geri dönüşte" bunu hissediyorum ve her seferinde kızıyorum kendime bıraktığım için. Belki istemli belki istemsiz. Neden değil, sonuç odaklı düşünmeye çalışıyorum.

   O kadar yoğunluğun, ders çalışmanın içinde denir ya her zaman 'aktif dinlenme yapmalısın' diye. Bu da benim aktif dinlenmem oluyor. Beynimi boşaltıyorum. Olayları yorumlayarak birisine anlatmak yerine buraya yazıyorum. Hem dışarıdan beni gerçekten çok mutlu bir insan olarak görüyorlar hem de içimde hiçbir şey kalmamış oluyor. Sizce de win/win değil mi?

6 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.