Kar Tanesi

Kasım 28, 2016
   Aşağıya, düştüğüm yere baktım. Her yer bembeyazdı. Bembeyaz, saflığın ortasında, onu kirletmeye çalışan lekeler misali ortada koşuşturan insanları gördüm. Hiçbiri rahat değildi. Mutlu değildi. Her zaman bir telaş içindeydiler. Kendilerine bunu söyleyemiyorlardı belki ama bütün bu koşuşturmalara rağmen hiçbiri mutlu değildi. Benim gibilerdi onlarda. Belki de bir topluluk içinde oldukları için mutluydular. Göze batmadıkları, yalnız kalmadıkları için. Ama aynı zamanda o topluluğun arasından asla sivrilemeyeceklerini, kendi potansiyellerini belki de hiçbir zaman gösteremeyecekleri için mutsuzlardı. Özel, değerli hissetmiyorlardı. Başkaları için onlar sadece bir bütünden ibaretti. Kendilerini anlayacak kimsenin olmadığını düşünüyorlardı. Ya da anlamak isteyecek. Belki hayatı yavaş ve anlamlı yaşamayı öğrenseler bunların hiçbiri olmayacaktı. Ben yapamam. Biliyorum, çünkü denedim daha önce. Benim hareketlerimi daha yavaş yapmamın sadece beni etkilemediğini fark ettiğim zaman vazgeçtim denemelerimden. Ama onlar yapabilir. Hayatlarındaki bütün hızlandırıcı etkileri çıkartıp onların yerine kendilerine zevk veren, bu hayata bir amaç katan şeyler koyabilirler. Zorlandıkları, istemeden yaptıkları hiçbir şey yok ki. Her şey istedikleri gibi aslında. Ama asıl olay burda bunu anlamakta aslında. Yaşamın içindeyken, kendini onun hızına kaptırmışken yaşamdan kopmak zor geliyor insana. Bütün o yoğunluk sana o ana mahsus olmak üzere yaşadığını hissettiriyor. Mutluluk veriyor sana. Aslında sen verdiğini düşünüyorsun. Her ne kadar mutsuz olsan da o anda bir şeylerle meşgul olduğun için, başkaları tarafından hoş karşılanacak şeyler yaptığın için mutlu olmaya çalışıyorsun. Çünkü bunu yapmak zorunda hissediyorsun kendini. Ama zaman geçtikçe bunların ne kadar fani, ne kadar boş hayaller olduğunu anlıyorsun. Kendi gerçekliğini bu yaptığın için kendine küfretmeye başlıyorsun. Bütün bunların sorumlusunun kendin olmadığına ikna ediyorsun ve sonrasında sorumlusunu arıyorsun. Ve asla bulamıyorsun. Çünkü biliyorsun ki o sensin. Ama kendi kendini bilerek, isteyerek bu boşluğa atmış olduğun gerçeğini kabullenmek istemiyorsun. Bundan dolayı sorgulamaya başlıyorsun artık hayatının gerçek amacını. Sonra hayatının amacının kalıcılık olduğuna inanıyorsun ve yaptığın her şeyin onun uğruna olmasını istiyorsun. Küçük bir kar tanesi gibi hiçbir şeyi etkilemeden bu hayattan gitmek istemiyorsun. Aynı benim gibi. Benim de bu hayattan başka şeyler yapıp gitmek istemem gibi. Hayat amacımın bu buz gibi havada, bulutların arasından sallanarak inerken aşağıdaki koskoca kar yığınına eklenerek kar yoğunluğunu arttırmak olduğunu bir türlü kabullenemem gibi. Yapamıyorum, olmuyor. Hayata sadece çocukları ya da yetişkinleri ya da daha nicelerini sevindirmek ya da onlardan küfür yemek sebebiyle gelmediğime kendimi inandırmaya çabalıyorum. Aralarından sıyrılmak istiyorum. Başkalarının beni fark etmesini ve bu hayatta ölümsüzleştirilmek istediğimi fark ediyorum. Ama yapabileceğim bir şey olmadığının bilincinde olduğumdan çok da yüklenmiyorum kendime. Herkesin kendi hayat amacını seçebilecek kadar şanslı olmadığını hatırlatıp duruyorum. Belki de bu hayatta sadece ben değilimdir diyorum kendi kendime, hayat amacını sorgulayan. Ondan mutsuz olan birçok kişi olması için dua ediyorum. Ve bir süre sonra onlardan ne kadar çok olduğunu anlıyorum. Yolun sonuna geliyorum artık. Gerçekten hayatım boyunca hayat amacımı sorgulamış olduğumu fark ediyorum. Belki bana somut olarak hiçbir şey kazandırmadı. Ama kişiliğime ya da psikolojime kazandırdığı birçok şey oldu. Belki de sırf bu yüzden kendime minnettar olmayım. Hayatımın sonunda da olsa şunu anlamama yardımcı olduğum için:
   Herkes bu hayatta eşit şartlar altında doğmamıştır. Kimse de eşit şartlar altında ölmeyecektir. İsyankar tavırların bu konu hakkında yapabileceği hiçbir şey yok. Yapılabilecek tek şey hayatın sana gösterdiği olumlu bölümü yaşamak. Yaşamına zevk katmak için elinden gelen her fırsatı değerlendirmek. Çünkü bu küçük fırsatlar birikir birikir ve günün birinde belki de senin hayat amacın olarak kucağına geri döner..

  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...

Şarkı önerileri:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.