Yeni Hayat

Temmuz 04, 2017
Kalkıyorum yataktan. Gecenin karanlığı sonlanmış. Havanın o herkesi içine hapsaden, başka herhangi bir şey yapmasını önleyen buz gibi soğuğu, güneşin yavaş yavaş beliren, insanın için ısıtan o ışık süzmeleri bütün ortamı yavaşça sarmaya başlamış. Mutfağa doğru yürürken üzerimdeki geceliğin içine dolan havanın tenimde keşfederscesine dolaşması içimi ürpertiyor. Mutfağa girdiğimde ortamın beyazlığı içerisinde kendimi kaybolmuş hissediyorum. Havanın aydınlanması, benim için günün en önemli olayı oluyor her geçen gün gibi. Burada bazen sıkıntıda hissediyorum kendimi. Bütün bu beyazlığın yansıttı saflığı, temizliğin arasında leke gibi hissediyorum kendimi. Ne zaman buraya ait olmaya başladığımı sorguluyorum. Ya da neden olduğunu. Ve hatta bazen hapiste gibi hissediyorum kendimi. Kapana kısılmış gibi, hem de sonsuza kadar. Ama etrafıma bakıyorum hemen. Mutlu olduğumu, mutlu olabileceğimi hatırlatıyorum kendime. Olmamam için hiçbir neden yok hem de. Beni delicesine seven, benim için her şeyi yapabilecek, her şeyden vazgeçebilecek kocam gözlerini perdenin arasından sızan ışıktan kaçırmak için yatağın bir ucundan diğer ucuna yuvalanıyor. Ben de
mutfakta ona en sevdiği yemekleri hazırlamaya başlıyorum. Ona ne kadar çok değer verirsem ya da veriyor gibi gözükürsem kendimin de buna inanacağını umuyorum. En azından son zamanlardaki taktiğim bu oldu. Salondaki tüm camları açıyorum, dışarıdaki ağaçların hışırtısının ve bol oksijenli havanın içeriye dolmasını yavaşça hissediyorum. Üzerime değiştirmek için odaya giderken çıplak ayaklarımın altında ezilen o mermerin dokusu, soğukluğu hoşuma gidiyor. Evin her yerine sinen hafif nane kokusu evin beyaz temasının tamamlayıcısı oluyor. Kendimi genç, ferah hissediyorum. Evdeki bir parça yerine, evin bir parçası olduğuna inanıyorum şu anda. Gerçekten mutluluk veren bir duygu bu aidiyet. İnsanı ferahlatan, hayata bağlayan bir duygu. Ve benim hayatımın boyunca aklımdan çıkarmamam gereken bir duygu. Çünkü hayatımın başlangıcının burda olduğunu unutmadan, sonunun da burada olacağını her zaman hatırlamam gerekiyor. Neden mi?

Sizce de başlangıcın son olduğu bir dünyada, son da bir başlangıç olamaz mı?

10 yorum:

  1. Merhabalar :)) Hikayen çok güzel olmuş emeğine sağlık :)
    Blogger keşif etkinliğinden geldim bana da beklerim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiim :)
      Ben de geliyorum ^-^

      Sil
  2. hımm fena hayat değil :)

    YanıtlaSil
  3. Çok hoş bir hikaye olmuş 😘

    YanıtlaSil
  4. Blogunuzu inceledim ve çok beğendim, sizi de bloguma bekliyorum izlemeye alırsanız sevinirim :)

    http://hastaliktakip.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  5. tabiki olabilir:) ayrıca mutluluğun yanında huzur da verir aidiyet:) paylaşımlarınızın devamını bekliyorum:) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Huzurun da aidiyet vermesi konusunda çok haklısın kesinlikle katılıyorum :)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.