Kendimiz Kaşınıyoruz

Nisan 16, 2020
   Ben geldim yine, gecenin bir yarısında, hepimiz evlerimizdeyken, bir çoğumuzun artık geceyi gündüzü ayıramadığı zamanda, yapılacaklar listesinin son maddesini de bitirdiğimiz zamanda. Ben geldim yine kendi içimi dökmeye, karşımdakini dinlemeden, duymadan, anlamaya çalışmadan, sadece ben sıkıldım, üzüldüm ya da mutsuz oldum, aklıma bir şey takıldı diye. Hatta aklıma hiçbir şey takılmadı. Hem de hiçbir şey. Belki de korkutucu derecede aklımda bir şey yok. Ne kadar ilginç değil mi? Aklımda beni mutsuz eden, dertlendiren bir şey olmadığı için mutsuz oluyorum, dertleniyorum. Kendimiz kaşınıyoruz. 

   Ne yapsam bilemiyorum artık bu noktadan sonra. Bir yandan bu bloğu okuyanların yüzde doksan dokuzunun da bildiği gibi okul peşimi bırakmıyor, dersler, ödevler derken bir yandan orada boğuluyorum. Diğer yandan da içimdekileri dışa vurma isteğimi durduramayıp her ay sonu kapattığım yeni bir Instagram sayfası açıyorum belki bu sefer sıkılmam da devam ederim diye. Ama kaç gün sürdüğünü söyleyeyim mi size: 10 gün. 10. günden sonra artık bıkmıştım. İnsanların düşüncelerini, hissettiklerini duyup görmek yerine kendilerini görmekten. Artık insanların suratlarını, ne yemek pişirdiklerini, geçmiş günlerde hatta yıllarda neler yaptıklarını anlattıkları #tb postlarını görmekten bıkmıştım. Çünkü gerçeği yansıtmıyor hiçbiri. Ben buraya eve kapandığımdan beri tayt ya da eşofmandan başka bir şey girmeden, 5 dakika öncesine uyandığım derslere yarı açık göz ile katılarak geçirdiğim günlerde onların sabah 7 de kalkıp sabah sporunu yaptıktan sonra "granola"larını yemeleri ve 7/24 Instagram'da hayatlarını paylaşmalarına rağmen kendilerine o kadar çok vakit ayırıp ders çalışıp, kitap okuyup, spor yapıp sağlıklı beslenip, ve daha birçok şey yaptıkları hayatı görmek zor geliyor galiba bana. Ya da inandırıcı gelmiyor. Benim samimiyete ihtiyacım var. Gerçeklere ihtiyacım var. Ara sıra odamın içinde müziği son ses açıp kimseyi tanımıyormuşçasına dans etmeye, sesimin kötülüğü kimseyi yaralamayacakmışçasına bağıra bağıra şarkı söylemeye, kulaklığımı takıp ruhumun derinliğine etki eden müzikleri dinlemeye, hatırladığım en hüzün dolu filmi açıp bütün bir rulo tuvalet kağıdını göz yaşlarımı silerek bitiresim var. 

   Peki senin neye ihtiyacın var? Neyi yapmak isteyip her seferinde kendini geri çekiyorsun? Her akşam yatağa girdikten sonra yarın bunu kesinlikle yapacağım, artık erteleyemem dediğin ne var?


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.