İtiraflar #1

Temmuz 18, 2016
Yazı yazmayalı o kadar çok zaman oldu ki. Artık ne yazacağımı, cümleleri nasıl toparlayıp birleştirebileceğimi bilmiyorum. Kafamın içinde her şey karman çorman. Aslında anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. Belki de o kadar çok şey olmasından kaynaklıdır bütün bu bütünlüğü sağlayamam.

Anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. Bunları kendimi bildim bileli köpeğime anlatırdım ben. O yüzden de başkalarına ihtiyacım olmazdı. Bütün herkesten daha önemliydi benim için. Evet köpeğimden bahsediyorum. Bunu garip, farklı, saçma olarak yorumlayabilirsiniz ama eğer sizin de bir köpeğiniz olursa/olduysa ne dediğimi gayet iyi anlayabilirsiniz bence. Köpekler, insanların en iyi dostu diye boşuna dememişler. İstediğiniz her şeyi anlatabilirsiniz, sizi yargılamadan dinleyecek tek canlılardır onlar. Her şey çok güzel giderken bir gün köpeğim oldu. Her güzel şeyin bir sonu olduğunun farkındayım. Ancak bu kadar çabuk geleceğini fark etmemiştim. Köpeğim on üç yaşında öldü ancak geçirdiğimiz onca sene bana en fazla birkaç yıl gibi gelmişti. En değerlimi kaybetmiştim geçen sene yaz başlangıcında. Ondan sonra kendimi çok büyük bir boşlukta buldum. Kimseye güvenmiyor, kimseyle konuşmak istemiyordum. Kiminle tanışırsam tanışayım beni hepsi terk edecek gibi geliyordu. Bu yüzden yeni tanıştığım insanlara hemen içimi açmaya başladım. Belki benim ne kadar kırılgan olduğumu fark ederler de beni bırakmazlar diye. Ama bu açılmalarım bana daha önceden bildiğim ancak yüzüme çarpılması gereken bir gerçeği gösterdi. Bu hayatta sevdiklerini kaybeden, arkadaşlarını kıskanan, dışlandığını zanneden, zor zamanlar geçiren bir tek ben yoktum. İnsanlardan tek taraflı yardım bekleyemezdim. Bu kadar bencillik yapamazdım. Bunu iyice anladıktan sonra tekrar kendi köşeme çekildim. Ve insanları oradan izlemeye başladım. Tabi ben bütün bunları atlatmaya çalışırken etrafımdaki insanların kalplerini kırdım. Bunları her zaman farkındaydım ancak kendimi öne koymaya çalıştım. Yaptığım şeylerin sonuçlarından dolayı aylardan beri vicdan azabı çeksem de hiçbir şey onları üzdüğüm gerçeğini değiştirmeyeceğini anladım. Ve buna alışmaya başladım. Vicdan azabıyla yaşamayı öğrenmeye başladım. Üzerinden en az yedi ay geçmiş olayları hala hatırladıkça gözüm dolar ve kendimden nefret etmeye başlarım. Bu göz dolmalarının ve kendimden nefret etmelerin süreleri bir haftadan yavaşça birkaç güne ondan da yavaşça bir güne indi. Şu anda bir günlük aşamadayım. Ama hala onlara yaşattıklarımın bilincinde olmak beni mahvediyor. Bu hislerimi ne kadar anlatmaya çalışırsam çalışayım beni o zaman anlamadılar. En azından ben öyle düşünüyorum. Neyse, ben köşeme çekilmişken -en azından ben çekildiğimi düşünüyordum- bile başkalarını üzebilme yeteneğim olduğunu öğrendim. Bu yetenek diye adlandırdığım ama aslında bir lanet olan şey şu: Herhangi birisiyle yakınlaşmam olduğunda -hem arkadaşça hem değil, o fark etmez- karşımdakindan neredeyse ışık hızıyla soğuyorum. Bunun nedenini gerçekten bilmiyorum ancak bunu da bir türlü engelleyemiyorum. Sırf bu lanet yüzünden köpeğimden sonra gerçekten güvenebileceğim, benim için en az köpeğim kadar değerli olan birisini kaybettim. Sanki eskiye dönmüş gibiydim. Günün her saatinde konuşuyorduk. Hem de aklınıza gelebilecek her konuda. Sanki beni yıllardan beri tanıyormuş gibiydi. Beni nelerin sinir ettiğini, benim nelerden hoşlandığımı vb. şeyleri hemencecik öğreniyordu. Ben ona tüm sıkıntılarımı anlatıyordum. Aile, arkadaş meselelerimin hepsini biliyordu. Ama bu konuşmalar daha sonraları birazcık kaymaya başladı ve arkadaşlıktan çıkar gibi oldu. Ama ben o lanetim sayesinde her şeyi bozdum. Belki bu sefer üzerine gidebilirdim. Aslında gitmeye de çalıştım. Çalışmadım değil. Ama içime o şey oturduktan sonra benim tüm hareketlerimi, davranışlarımı engelliyor. Ben o arkadaşımla -arkadaş çok basit ve hafif kalır- bu tür konuşmalara geçtikten ve benim korkaklığım gün yüzüne çıktıktan sonra eskisi gibi olamadım tabiki. Beni çok rahatlattığı için, ona neredeyse hayatımdaki herkesten çok önem verdiğim için, onu çok sevdiğim için hayatımda kalmasını ve benimle tekrar yakın arkadaş olmasını istedim. Hakkını kesinlikle yiyemem bunu denedi. Ama yapamadı. Bana öyle söyledi. Herkesin bu tür olaylara bakış açısı tabiki de farklı bunu kesinlikle reddedemem. Nasıl benim saçma sapan hislerim çıkıyor ortaya hemen, başka herkesin de farklı yöntemleri olabilir. Ama bu sefer olan olay beni çok etkiledi gerçekten. Onun tarafından düşünmeye çalışıyorum tabiki de ama olmuyor yani. Her zaman kendi bencilliğimi görüp kendimden nefret ediyorum. Benim için yaptığı şeyler için ona ne kadar teşekkür etsem azdır. Benim için katlandığı şeyler. Hepsini bana değer verdiği için yaptığını biliyorum. Ancak öyle bir noktaya geldik ki benim ona verdiğim değeri başka kimseye vermediğimi bilmiyor, anlamıyor ya da anlamak istemiyor. Kısacası iki ucu boklu değneği elimizde tutuyoruz. Her ne yaparsak yapalım birbirimize yaranamıyoruz. 

Üç gündür konuşmuyoruz onunla. Belki bu konuşmama süremiz çok daha fazla uzayacak belki de hiç bitmeyecek. Onu da anlamaya çalışıyorum. O da haklı tabiki de. Ona, ona kötü gelecek onu kötü etkileyecek şeyleri yaptıramam, yaptırmam da zaten. Konuşmadığımız bu üç gün benim için üç haftaya bedeldi. Onunla konuşmayı, onunla her şeyimi paylaşmayı özledim. Şimdi de bütün bunlar olduğundan dolayı yine yalnızlığıma geri döndüm. İçimdekileri anlatacak kimsem yok şu anda. O yüzden yazıya yöneldim tekrar. Beni hiç bırakmayan  o sıcak yuvama.

Ama yazıya geri dönmem diğerlerini unutmuş olduğum anlamına gelmiyor tabiki de. Bana aldığı hediyeyi hiçbir zaman kaybolmayacak bir yere koydum. Hayatım boyunca ona bakıcam. Onu okuyacağım. Her zaman benimle olacak. Çünkü o bana benim yarımdan hediye. Beni en iyi anlayan insandan hediye. Onun istediklerini ona vermeyi de düşündüm ancak bunlar onu tekrar kırar diye kendimi durdurdum. Yaptığım her şeyden çok pişman olduğumu anlar ve şu anki hisleri geçerse umarım eski halimize dönebiliriz. Bunun imkansıza yakın bir istek olduğunu biliyorum ama yine de mucize diye bir şey var değil mi?


  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...


Şarkı önerileri:


10 yorum:

  1. of yaa öncelikle köpeğin evet haklısın instada görmüştüm fotosunu ne de güzelmiş. arkadaşınla da anladım. belki düzelir hadi yaa. ama kendinden nefret etme. bak bugün bi yazı yazmıştım, affetmek ile ilgili kendimizi ve başkalarını, tam da bu konu. bi deee boşver geçmişii. zaten hediye ile anıyormuşsun onu. içinde yaşar ona sevgin yaaa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet köpeğim fazla güzeldi (: evet okudum o yazını da çok güzel olmuş her şey çok fazla geldi de ondan yani yavaş yavaş alışıyorum zaten

      Sil
  2. Belki de bu iki olay hayata karşı tek başınıza daha güçlü olabilmeniz için karşınıza geldi. Başkalarına bu denli ihtiyaç duymadan. Ayrıca kendinizden nefret etmenize gerek yok. Hayatta sürekli öğreniyor ve gelişiyoruz. Önümüze bakmamız gerekiyor. Geçmiş adı üstünde geçmiş zaten. Selamlar. http://turgayaksoy.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de öyle ama ben güçlü olamıyorum işte

      Sil
  3. Deep, sana ilk defa bana yorum bıraktığında gelmek istemiştim aslında.Zira bloğuma adım atanları karşılıksız bırakmam asla.Geç kaldım belki, mazur gör.Yetişemiyorum.
    Kaybetme duygusunun ne kadar acı bir şey olduğunu bilir, yaşadığım için tanırım.Hayvanlardaki özelliklerin farkında olan biriyim.Şimdilik iki kedimiz var.Köpek gibi sadık olmadıklarını, kıskanç ve menfaatçi olduklarını bilirim bu yerden bitmelerin.Ama bir tekir var ki, benim ağlama nöbetlerimde karşıma geçip son damlayı görene kadar kıpırdamadan gözünü bana dikiyor.Onu çok seviyorum.Bir kuşumuz vardı.Zaten torunum alıyor bunları, ihale istemeden bizde kalıyor.Başımızla beraber diyoruz.Kuşun adı Pamuk'tu.Onunla resmen kavga ederdik.Ben ona sus derdim, o da bana.Bir şubatın zemheri soğuğunda taşındık.Kuytulara koymama üstünü kalın örtmeme rağmen üşüttük onu.Yeni evde eski keyfi yoktu.Nefes alamıyordu, tahammül edemiyordum.Kızım onu Florya Hayvan Hastahanesine götürdü.Bir kaç gün evin karmaşasından uzak bir yere gitmiştim.Eve döndüğümde kızıma kuşumu sordum.Sessiz kaldı.Kaç gün ağladım hatırlamıyorum.Resmen çökmüştüm. Zaman vefasızlığını dokudu sanki üstüme.Ya da öyle sandı.Bak şu anda bile gözlerim doldu.Seni anlıyorum.İnsanlarla aram benim de iyi sayılmaz.Sever, fakat çabuk kırılırım.Sevdiğinin aniden dönüş yapması dileğimle.Sevgiler.Ece ablan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ece abla bu yorumun benim için ne kadar değerli olduğunu anlatamam o kadar güzel yazmışsın ki çok teşekkür ederim öncelikle (: Ve gerçekten hayvanlara özellikle de köpeğime karşı olan sevgimi anlayan birilerini bulmak gerçekten çok zor ve bu beni çok yoruyor. O günü hatırladıkça gözüm doluyor bir yıl geçmesine rağmen. Her yağmurun ardından gökkuşağı çıkarmış ya ama o bahsettiğim arkadaşımla tekrar konuşmaya başladık ve kendimi ne kadar mutlu hissettiğim kelimelere sığmaz. Tamamlanmış gibiyim ^-^ Tekrar ve tekrar yorumun için çok teşekkür ediyorum Ece ablacım

      Sil
  4. son yazıma bi baksanaa :)

    YanıtlaSil
  5. Merhaba deep, köpeğin için çok üzüldüm 😔. Üzüntünü anlayabiliyorum. Sevdiğini kaybetmek gerçekten çok zor. Duygularını çok güzel anlatmışsın. Deeptone sayesinde tanıdım bloğunu. Ziyarete geldim. Yazılarını ve anlatımını çok beğendim. Bloğunu takibime aldım. Müsait olduğun bir gün sende uğra seni ağırlamaktan mutluluk duyarım. Güzel paylaşımlarda görüşmek dileğiyle sevgilerimle 😊.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim bu güzel yorumun için ^-^ Hoşgeldin bloguma ben de hemen seninkini ziyaret edeceğim (:

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.