Korku

Temmuz 11, 2016
İçeriden sesler geliyordu yine. Annemin yavaş yavaş parçalanmasının sesi. En başlarda o sesleri her duyduğumda kalbimin bir parçasını kırıyorlar gibi hissetmiştim. Benim kalbimi parçalıyorlardı. Ama artık hissizleştim. İçeriden gelen seslere aldırmadan yaşantıma devam ediyorum. Bazen bu beni çok zorluyor. Bir parçamın içeride olduğunu düşününce canım yanıyor. Bana ulaşmaya çalışırken ki gözleri canlanıyor kafamda. O gözlerin gördüğü onca an sanki film perdesine yansımış gibi geçiyor. İzliyorum o anları. Yaşanmışlıkları, yaşayanları. Ama artık tepkisiz kalıyorum. Hareket edemiyorum. Bana ihtiyacı olduğunu bildiğim gibi beni istemediğini de biliyorum.

Her akşam olduğu gibi bugün de aynı saatte başlamıştı. Yaklaşık son birkaç aydır olan bu olay aslında daha önceden başlamıştı. Önceleri sadece kalbini kırıyordu. Söylediği sözlerle, eve getirdiği kadınlarla yavaşça parçalıyordu güzel annemin kalbini. Daha sonra bu artık yetmemeye başlamıştı. Ona dokunmadan onun acısını hissetmiyordu sanki. Manevi şiddet yavaş yavaş fiziksele dönmüştü.

İlk yaptığı günü hatırlıyorum da. O akşam eve sarhoş gelmişti babam olacak o adam. Genellikle eve böyle gelirdi ancak daha önce onu hiç bu kadar kızgın görmemiştim. Kulaklarından duman çıkıyordu ve yüzü kıpkırmızı olmuştu. Elleri yumruk şeklindeydi. Sıkmayı biraz abarttığı ellerindeki damarlar her an fırlayacak gibiydi. Tırnakları yavaş yavaş derisini delmeye başlamıştı. Kan akıyordu. Üzerine yürüdü annemin. Ona sanki onun karısı değil de gecenin bir saatinde ıssız bir köşe başında gördüğü, onun istediği her şeyi yapmak üzere emir almış, ucuz bir insan gibi bakıyordu. Tiksiniyordu annemden. Ona ilk tokat atışında bunu çok iyi hissettirmişti. Sanki ona değerse eli kirlenecek gibi hissediyordu.

Ama daha sonra o da alıştı. Artık elinin kirlenmesinin verdiği korkudan çok, elindeki kiri annemin suratına sürmeliymiş gibi hissediyordu. Annemin çıkardığı acı dolu inlemeler ona daha çok zevk veriyordu ve ona ardı arkası kesilmeyen tokatlar atmasına sebebiyet veriyordu. Yaşadığı bütün hayat boyunca hissettiği ezikliklerin, yaşadığı suçlamaların, kötü anların acısını çıkarırcasına vuruyordu. Karşısındakinin bir insan ya da cansız bir nesne olup olmamasını umursamıyordu. Onun için önemli olan tek şey kendi içindeki o patlamayı dışarıya salmaktı. Çünkü biliyordu ki bu patlamayı evde bütün gün oturup onu bekleyen, kendisine hizmet etmek dışında hiçbir işi olmayan bu kadından başka birisiyle paylaşamazdı. Kendinden daha aşağıda gördüğü başka kimse yoktu. Herkesi kendinden üstün görüyordu ve bu her geçen gün onun canını daha çok sıkıyordu. Yaptığı bütün işleri, söylediği sözleri onaylatmak için birisine ihtiyaç duyuyordu. Bu ihtiyacından dolayı da kendisine kızıyordu. Bu kızgınlığı da vurarak atıyordu.

Odamın kapısını yavaşça araladım ve içeriye baktım. Her an kapıma doğru gelebilecek olan bir eşyadan dolayı tetikte durarak odayı inceledim. Kimse yoktu. Her şey yerli yerinde duruyordu. Işıklar açıktı. Televizyon çalışıyordu. Kimseye ya da hiçbir şeye bir şey olmamıştı. Her şey sapasağlamdı. Gözüm annemle babamı aradı. Bütün odaya göz gezdirdikten sonra buldum onları. Salonun en köşesinde duruyorlardı. Birbirlerine sarılmış bir halde çok mutlu görünüyorlardı. Göz bebeklerinden birbirlerine olan aşkları anlaşılabiliyordu. Seviyorlardı birbirlerini, hem de çok. Bütün o geçirecekleri yıllardan habersiz gülümsüyorlardı. Küçük bir çerçevenin içinden bana doğru bakıyorlardı. Sanki hiçbir şeyin göründüğü kadar mükemmel olmadığını anlatabilmek için. Ya da sadece benden artık onları bırakmamı istedikleri için.


  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...


Şarkı önerileri:

2 yorum:

  1. offff ya çok etkileyici. ya sen yazarken başka birisi oluyon galibaaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay teşekkür ederiim :) cidden böyle yazınca kendimi değişik hissediyoruum ^-^

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.