Yine Yeni Bir Son

Temmuz 09, 2016
Sonun başlangıcındayım. Herkesin bildiği ama kimsenin cesaret edemediği noktadayım. Bir adım sonra beni bekleyen özgürlük git gide daha çekici gözüküyor. Herkes beni izliyor. Son adımımı bekliyorlar. Beni önemsediklerinden değil. Sadece merak ettiklerinden. Kendilerinin cesaret edemediği şeyin sonucunu görmek için. Ne görmeyi bekliyorlar ki. Vücudun ruhtan ayrılırken ki durumunu mu? Yoksa vücudumun benliğini kaybederek bir et parçasına nasıl dönüştüğünü mü?

Hava çok soğuk. Rüzgar beni aşağıya itmek istermişçesine güçlü esiyor. Kendime hakim olamıyorum. Olmak isteyen kim ki zaten. Sadece biraz daha süre istiyorum. Hayatım gözümün önüne gelsin diye. Bunu yapmamım nedeni tekrar anlayayım diye. Son düşüncem, boşu boşuna kendime kıydığım olmasın diye.


Aşağıdaki insanlar beni bekliyor. Kendi karanlığımla buluşmamı istiyorlar. Sonucunu merak ediyorlar. Hiç biri beni önemsediği için burada değil. Kendi hayatlarını düşündüklerinden. Bu durumun onları nasıl etkileyeceğini düşündüklerinden. Her zaman, her durumda olduğu gibi kendi menfaatlerini herkesin ve her şeyin önüne koyarak, "Ben iyi olursam, herkes iyi olur." düşüncesiyle kafalarını doldurarak beni seyrediyorlar.

Hayallerin, umutların, sevginin ve hatta nefretin bile sona erdiği noktadayım. Son bir adım kaldı. Son nefes, son ses. Beynimin en ücra köşelerine atmaya çalıştığım o ses. Küçüklüğümden beri benim bir parçam olan, ancak bana zarar veren o ses. Onun yokluğunda bir parçam eksik gibi hissediyordum. Yaptığım hiçbir şeyden elde edemediğim o tatminsizlik git gide büyüyordu onun yokluğunda. Bana acı veren ancak beni tamamlayan o ses olmadan devam edemiyordum.

Artık yeni bir son yapmaya hazırdım. Bu kesin bir son olacaktı. Geri dönüşü olmayan, ancak acı vermeyen bir son. Büyük bir boşlukta bulunacaktım. Hissizlik. Tanımsızlık. Algısızlık. Her şey çok güzel, çok sade.

Kendimi hazır hissediyordum. Beklemenin bir manası yoktu artık. Zaten yaşamadığım, yaşayamadığım o hayat gözümün önünden çoktan geçip gitmişti. Birçok kişininkinin aksine bomboş geçen yıllardan ibaretti benim hayatım. Bundan dolayı gözümün önünden geçen çok bir şey olmamıştı. Üzerinde düşünebileceğim derin konular, özleyebileceğim arkadaşlar ya da bir aile edinememiştim.

Bütün bunları düşündükçe kendime olan nefretim bir su damlasının göl oluşturması misali artıyordu. Herkes gibi sadece küçük birikintilerde oluşan dalgalarla baş etmeye çalışırken, birden üzerime okyanus dalgaları gelmeye başlamıştı. Her şey çok fazlaydı. Duygu yoğunlukları, sorumluluklar. Her şey üzerime üzerime geliyordu.

Boşluktaydım. Sonsuzlukta gibi. Bana doğru son hızla yaklaşan o mavilik. Rüzgarın etkisiyle arkamı döndüğümde neler olduğunu anlamıştım. Düşüyordum. Kendi sonsuzluğuma, karanlığıma doğru. Her şey bitecekti birazdan. Ne sevgi, ne nefret, ne hayaller kalmıştı arkamda. Bütün dünyaya kattığım son şey sadece bir saat sürecek olan yüz ifadeleri olacaktı. Bana bakışlarındaki o umutsuzluk, acıma, üzüntü. Ve ardından yanaklarından yer çekimine karşı koymaya çalışır gibi yavaşça süzülen o gözyaşları. İnsanın beynini ele geçirmiş, bu dünyanın "menfaatler dünyası" olmasını sağlayan o duygunun eseri olan gözyaşları.


Yine, yeni bir son yaptım. Sıra bir sonraki hayatta. Bir sonraki sonun başlangıcında. 

  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...


Şarkı önerileri:

2 yorum:

  1. denizin maviliklerine daldın galibaaaa. çok iyidi bu :)

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.