Mektup Arkadaşı #2
Yazılarımı yazarken
içimdeki o umudu kırılmış, yapayalnız, mutsuz kızı dinlerdim. Onun
anlattıklarını yazardım. Bazen o kadar mutlu olurdu ki anlatacak bir şey
bulamazdı bana. O zamanlar yazı yazamazdım işte. Onunla mutlu olurdum. Ama o
mutsuz olduğunda o kadar kötü olurdum ki ben de. Bütün duygularını dışa vurmak
isterdim. Onun yerine haykırırdım. Ama bu aralar bakıyorum da hiçbir şey
kalmamış içimde. O kız beni terk etmiş. Yapayalnız bırakmış beni. O olmadan
hiçbir şey hissedemiyorum artık. Son birkaç günde oldu bunlar. Kendi içimde
hapsoldum ben. İçimde kalan, o kızın tutunduğu birkaç umut dalı da koptu gitti.
Şu ana kadarki haykışırlarımın hiçbir anlamı kalmadı. Beni yapayalnız bıraktı.
Haykıracağım ne bir kimse ne de bir konu kaldı.
Salı günü gidiyorum
artık üniversiteye yerleşmeye. Dünden sonra her şeyi arkamda bırakmaya hazırım
arık. Bütün kırgınlıklarımı, üzüntülerimi, pişmanlıklarımı. Gerçekten çok
çalıştım değiştirmek için, değişmek için. Ancak bir önemi olmadığını anlayınca
bütün çabalarım sırtımda yük olmaya başladı yavaş yavaş. Altında ezilmeden
çekilmem gerekiyor artık. Kendimi kurtarmam gerekiyor. Ama bunun da kolay bir
şey olmadığını zor yoldan öğrendim. Ve yeni bir teknik uygulamaya başladım bir
dostum sayesinde. İçimdeki sıkıntılar hakkında ne kadar konuşursam o kadar
artıyor, konuşuldukça artar misali. O yüzden konuşmayıp içimde yavaş yavaş yok
olmasını bekleyeceğim. Bu beni ne kadar yıpratsa da artık beni eskisi gibi
dinleyen biri yok hayatımda. Şimdilik bu kadar benden. Artık bundan sonraki
yazımı yurda yerleşince yazacağım. Bavul toparlama vb. işlerden şu iki-üç gün
başımı kaşıyacak zaman bulamayabilirim. Yani demem o ki,
Depresif günlerimi
özlemek dileğiyle. Kendine iyi bak..
- Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...
Şarkı önerileri:
Hiç yorum yok: