Sert Vuruşlar

Ekim 14, 2016
   Çok yaşlandım artık ben. Eskisi kadar gür çıkmıyor sesim. Yaşadıklarım, belki de yaşattıklarım etkiledi beni böylesine, yıprattı beni. Yanımdakiler olmadan tek başıma olmaya çalıştım. Koro şarkısı söylemeye çalışan kendini beğenmiş küçük çocuk gibi hissettim kendimi. Sesim çıkmadı yeterince, bulamadım o özel sesleri kalbimde. Ama en kötüsü de ne oldu biliyor musun? Tek başıma olmaya çalışırken yanımdakilerle birlik olmayı unuttum.


   İlk yapıldığımda her bir yanım parlıyordu. İnsanlar önümden geliip geçerken bana hayran hayran bakıyorlardı. En çok ilgi çekendim ben. Dİğerlerinin her zaman kıskandığı olmaya devam ediyordum. Bir gün yanıma bir çocuk geldi. Ve tam on beş dakika boyunca beni izledi annesi içeride başka bir işle ilgilenirken. Sonra bir anda sanki korkmuşçasına koşa koşa annesinin yanına gitti. İçeriden gelen bağırma seslerinden sonra annesinin eteğinin çekiştire çekiştire yanıma geldi. Ve beni istediğini söyledi. Başıma gelenlerde habersiz olduğum için çok mutluydum tabiki de. Evet herkes beni izliyordu hatta belki içten içe beni istiyorlardı. Ama ilk defa birinci adımı atıp yanıma gelip beni almak isteyen biri olmuştu. Bu sekiz yaşındaki bir çocuk olsa da beni mutlu etmişti. Ve o büyük ısrarlar sonucunda arabayla onların evine gittik. Çocuğun odasının en güzel yerinde kalıyordum  ben. En başta her gün çalıyordu beni. Hatta ders bile almaya başlamıştı. Çok eğleniyorduk beraber. Küçücük kollarıyla en uzak noktama vurmaya çalışıyordu. Ve her geçen gün daha da başarılı oluyordu. Ama gün geçtikçe bırakmaya başldı beni. Önce günde tek sefer,  sonra iki günde bir, üç günde bir derken haftada bir oldu bu sayı. Daha sonraları da ayda bir ve ondan sonra sıfırlandı. İlk aldığındaki hevesin sonsuza kadar geçerli olmayacağını biliyordum evet ama bu kadar söneceğini de tahmin etmiyordum. Gün geçtikçe üzerimde biriken tozlar etkilemeye başlamıştı beni. Eskisi kadar güzel ses çıkaramayacağımı biliyordum. Bundan gurur duymasam da istemiyordum zaten çıkarmak da. İhanetin tadına bakmıştım bir kere. Benim sekiz senelik dostum artık yanımda bile değildi. Unutmuştu beni. Doldurmuştu yerimi.

   İşte o zaman anladım herhangi bir şeye ya da birine bağlanmamam gerektiğini. Aslında ilk o zaman kopardım grup bağlarımızı. En azından kendiminkiyle diğerlerininkini. Onlara bağlanmamam gerektiğini kendime söyleyip söyleyip durdum. Hatta bir ara ayrıldım onlardan. Tek başıma yoluma devam ettim. İnsanların elinden eline dolaştım durdum. Ama en sonunda bu tek takılma olayının bana göre olmadığını kabullendim. Geri döndüm grubuma, özüme. Onlarsız yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlamıştım iyice. Çok seviyordum onları ve onlardan ayrılmak istemiyordum. Bensizken bir grup almış onları. Benim yerime saçma birisini koyup yerimi doldurmaya çalışmışlar. Çok hırpalamışlar arkadaşlarımı. Onları bu halde bıraktığım için içimdeki suçluluk duygusunu bir türlü atamıyordum. Ne kadar çabalarsam çabalayayım hepsi benim suçummuş gibi geliyordu. Yirmi yıl olmuştu daha ben yapılalı. Ama bu kadar kısa süre içerisinde çok hırpalanmıştım.

   Arkadaşlarımla beraber başka bir sahibimiz vardı artık. Bizi çok seven, her gün bizi temizledikten sonra kullanan tatlı bir sahip. Kim istemezdi ki bunu? Çok güzel anlaşıyorduk onunla. O bize iyi davranıyordu, biz de ona. Aradan yıllar geçti. Uzun yıllar boyunca bizimle bir çok kızı etkiledi. Ve o en son etkilediği kızla da evlendi. Evliliklerinin en başında bizi çalmaya devam ediyordu. Ama bir süre sonra azalttı o da yavaş yavaş. Önce günde tek sefer,  sonra iki günde bir, üç günde bir derken haftada bir oldu bu sayı. Daha sonraları da ayda bir ve ondan sonra sıfırlandı. Çocuğu doğdu. Bizimle beraber yaşadılar çocuk sevinçlerini. Sahibimiz arada odanın kapısını açıp bize hüzünlü hüzünlü bakıyordu. En başta anlamamıştım o hüzünlü bakışlarının sebebini. Daha sonradan anladık. Meğerse bizim bulunduğumuz odayı çocuk odası yapmaları gerektiği için bizi satmayı planlıyormuş. Ancak çok eski olduğumuz için, özellikle de ben, satacak kimse bulamamış. Bu yüzünden bizi depoya koymaya karar vermiş. Odanın başında durup bizden nasıl ayrılacağını düşünüyormuş. Benliğini, kimliğini kaybedeceğinden korkuyormuş. Bir gece oturup anlattı bize hepsini. Konuştu bizimle eski günlerdeki gibi. Birbirimizden ayrılmayacağımızı düşündüğümüz günlerdeki  gibi.

   Ve depodayız şimdi. Günler, haftalar, aylar hatta belki de yıllar oldu. Hatırlayamıyorum. Zaman kavramımım kalmadı artık. Tamamen uzaklaştı benden. Biz artık sadece birbirimiz için var olduğumuzu anladık. Evet, belki çok geç oldu ancak anladık sonunda. Sadece birbirimize ait olduğumuzu..

  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...

Şarkı önerileri:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.