Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu | Stefan Zweig

Ağustos 23, 2017

   Uzun zaman sonra okuduğum en güzel kitaplardan birinden bahsetmek istiyorum. Bilinmeyen bir kadının mektubu. 

   Kitabı okumaya başlamamla bitirmem bir oldu diyebilirim. Az sayfalı bir kitap olmasına karşın yazım dili de bir o kadar akıcı.

   Kitap, bir yazara aşık olmuş bir kadının kaleme aldığı mektuptan oluşmakta. Gönderenin adının bulunmadığı bu mektubuna başında tek bir hitap vardır:

"Sana, beni asla tanımamış olan sana."

   Kitabı alıp okumak istememin en büyük sebeplerinden birisi de bu hitap kısmı oldu. Bir insanın, karşısındakini tanımadan içinde büyüttüğü aşk çekti beni.

   Kitapta anlatılan aşk, "taraflar"ın değil de sadece tek bir tarafın bulunduğu bir tutkudur. Kadın, aşkı bu şekilde kabullenmiş ve aşık olduğu adamın onu asla tanımamasını, belki de tanımak istememesini normal bulmuş.

   Stefan Zweig ile tanışmamı sağlayan bu kitap aklımı karıştırdı da diyebilirim gerçekten. Bir erkeğin, bir kadının duygularını bu kadar içten, sıcak bir şekilde anlatabilmesi hayrete düşürdü beni. Kitabı okurken, kadının yaşadığı aşkı, benim bir parçammış gibi hissettim. Duygularını hissettim, neleri neden düşündüğünü anladım. Kitabı sevmemin en büyük nedenlerinden birisi de kitapta kendimi bulmam oldu.

"Ve insanlar arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur." 

"Fakat sen benim için kimsin? Sen, sen beni bir gün olsun tanımayan, bir su birikintisinin kenarından geçer gibi yanımdan geçen, yerdeki bir taş parçası gibi üstüme basan, hep giden, sürekli giden, beni sonsuza dek bekleten birisin."

   Bütün bu betimlemelerin arasında kendimi buldum. Herkesin her zaman hissedebileceği duyguları cümlelerin arasında yerleştirerek onları bazen bizden çok uzaklara bazen de hemen yanımıza saklamış. İnkar ettiğimiz duyguları, olayları içinde bulabileceğimiz bu kitap, herkesin kendisinden bir parça bulabileceği bir kitap haline gelmiş.

8 yorum:

  1. Küçük kitaplar daha etkili.
    Yazınız bunu açıkça gösteriyor evet kalın ve zaman gerektiren kitapların tadı başka oluyor ama kısa ve yazarın kalemi akıcı olan kitaplar insanı tam anlamı ile okuma ile ilgili beklentisini tatmin ediyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle. Bunu geç anlamış olsam da anladığım için çok mutluyum..

      Sil
  2. Yazarın dili çok güzel. Ben de ilk Olağanüstü Bir Gece'yi okumuştum. Çok güzeldi. "Korku" romanında da kadın erkek ilişkisinin anlatılışı çok hoşuma gitmişti. Bu da gayet güzelmiş. Gördüğümde alacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten yazarın diline tutuldum. "Korku" romanını da bugün aldım ben hemen okumaya başlayacağım :)

      Sil
  3. Alınmalı bir kitapmışş :) teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. bi kadının yirmidrt saati ve satranç okudum. ikisi de iyiydi. bunu da okuyum garik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onları da okudum ben bu kitabından sonra. Kesinlikle hepsi mükemmel :)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.