Hayatın masalsa figüran olabilir miyim?

Ağustos 23, 2016
   Yalnız yapamadığımı fark ettim bu aralar. Aslında bu bana uzun süredir söylenen bir şeydi. Sadece ben bunu kabullenmek istemiyordum. Ama şu an kabullendim, ki biz de şu anda mutlu sonla biten bir masalda olmadığımıza göre, birazcık geç kalmışım. Ki burada birazcıktan  kastım yaklaşık birkaç ay! Hani geç olsun güç olasın derler ya. Yok öyle bir şey. Geç olmasın da ne olursa olsun modundayım şu aralar.

   Aslında yalnız yapamadığımı fark etmek şu ana kadar ki tüm hayat felsefeme ters kaçtı. Ben yalnız olmasını seven biriyim. Böyle saatlerce yazı yazar, kitap okurum balkonda. Etrafı izleyip düşünürken müzik dinlerim. Tabi bunları yaparken dert tasa olmadığı için de birine ihtiyaç duymuyorum. Ama ne zamanki bir sorunla karşılaştım -ki bu sorunun büyüklüğü önem teşkil etmiyo- birisine ihtiyaç duyuyorum. Bütün bunları anlatabileceğim, beni dinleyecek, beni rahatlatacak birisine. Böyle arkadaşlara sahibim tabiki de. Ama çok yakın zamanlarda onlardan bir tanesi benim için yıldız oldu. Onunla artık kendi kendime konuşabiliyorum sadece. Başka yerlerde olduğunu, başka şeyler yaptığını biliyorum ama benim için sadece uzaktan bakabileceğim biri oldu. Belki de hakettim bunu. Belki değil aslında, gerçekten hakettim bunları ben. Dediğim gibi bazı şeyler için geç kaldım.

   Her şeyi geçtim burası var. Herkes gitse, kimse kalmasa burası bırakmaz beni. Kalemim, kağıdım asla bırakmaz beni. Bütün duygularımla, düşüncelerimle beni kollayıp sararlar. Biliyorum bunu. Belki de bu yüzden rahatım. En azından kendi kendimi dinleyebilirim diye düşünüyorum.

   Birçok kişi yazılarımı okuduğunda içindeki depresiflikten bahsediyorlar. Tüm yazılarımın ortak paydası buymuş. Öyle diyolar. İçimden geliyor ya bunlar. İşte gelmesin artık istemiyorum. Yazılarımla etrafa mutluluk saçmak istiyorum, hüzün değil. Aslında en başta blog açmaya korkmamın en büyük sebeplerinden birisi de buydu. Dedim niye insanlar mutsuz şeyleri okumayı istesinler ki? Ama sonra başkaları için değil kendim için yazdığımı anlamaya başladım. İçimdeki dökmek, söyleyemediklerimi söylemek için. Ve böyle yazdıkça git gide daha da iyi gelmeye başladı. İyi geldikçe de yazmaya devam ettim tabi ben de. Böyle başladı ve hala gidiyo. İyi ki de gidiyo yani.

   Evet, hala kaybettiklerime üzülüyorum. Ama kendimi onlarla yaşadığım iyi, kötü tüm anları hatırlayarak avutuyorum. Bana yaşattıkları, hissettirdikleri. İyi, kötü her şey. Bunlar bile iyi gelmeye başladı artık.

   Yine konudan konuya atlayarak yazdım tabi ben bunu. Olmadı böyle ama anca böyle aklımdakiler çıkıyor. Belki çok dolu belki de çok karışık. Artık keşfettikçe öğreneceğim.


  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...

Şarkı önerileri:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.