Karındaş Olmayan Kardeş

Ağustos 01, 2016
   Mutlu oluyorum bazen, o zaman yazasım gelmiyor. Mutluluğumu kendime saklamalıymışım gibi, sanki paylaşırsam elimden hemen gidecekmiş gibi oluyor. Yazı yazmak için mutsuz olmam gerekiyor yani. Ama mutsuz olunca da 'Ben hiç mutlu olamayacak mıyım? Niye hep ben?' moduna giriyorum. Kısacası hayatım şu sıralar ironi içerisinde dönüp dolaşıyor.

   Ama mutsuz olmam için sebepler daha çok. Mesela bir arkadaşım var. Ama arkadaş demek olmaz yani. Kardeş mi dersin, sırdaş mı, dert ortağı mı? Her şeyi diyebilirsiniz ona. O da benim her şeyim çünkü. Ama ben çok saçma bir arkadaş olarak onu ne aradım ne sordum son zamanlarda. Ki o da haklı olarak kırılmış, üzülmüş. Yani en azından ben öyle anladım. Onunla daha önce hiç böyle konuşmamıştık. Arada beynim arkalarından yankılanan ses onunla konuşurken beni çok korkutuyordu. Artık her şey bitti. Bir daha eskisi gibi olamazsınız. Senin o çok değer verdiğin kişiyle artık sen karşılaşınca sadece selamlaşacaksın. Her şey bitti! İşte bu ses benim en büyük korkum oldu. Son seneydi ikimizin de. Okullarımız da ayrılmıştı. Olamazdı tabiki de eskisi gibi. Ama bunu yeneceğimizi düşünmüştüm. Ki yendik de zaten. Kardeşler arasında böyle kavgalar olur. Hatta kavga bile değil, küçük tartışma. Ben üzerine geldim, o kendini geri çekti derken sonuca varamadık biz tabi. Ama en sonunda bitirdik tartışmayı. Onun tarafını bilmiyorum ama ben çok üzüldüm. Hele o beynimdeki sesten sonra üzülmeyi geçtim, korkmaya başladım. Onu kaybetmek çok kötü olurdu benim için. Evet, çok uzun bir geçmişimiz yok. Dört yıl önce tanıştık. İlk tanıştığımızda da bu kadar yakın değildik tabiki de. Ama sonra bi şeyler oldu ve yakın olmaya başladık. Grup konuşmaları özele indi. Konuşmaya, birbirimizi anlamaya başladık. Sonra benim için çok çok önemli biri olup çıktı. Herkese karşı savunmaya falan başladım onu.

   Bilmiyorum belki okur bu yazıyı. Ama eğer okuyorsa onu bu kadar üzdüğüm için ne kadar çok üzüldüğümü bilmeli. Bunu ona anlatmaya çalıştım ama benim tatlış, inat arkadaşım bir türlü bana inanmadı. Şimdi de ben aramızı bozan o konuyu, benim arayıp sormayışımı arkamızda bıraktık diye düşünüyorum. Umarım da öyledir. Çünkü şu zamana kadar içime bi şey atmaktan hiçbir zaman olumlu sonuç alamadım. Aslında geriye atılan her şey tekrar su yüzüne çıkar yağ damlası misali. Onu çözmemiz gerekirdi ama ben daha da fazla zorlamak istemedim, o da zorlanmak istemedi. Tek tesellim şimdi güzel güzel konuşuyo olmamız. Onunla konuşmayı o kadar çok özlemişim ki. Dışarıdan mutlu görünsem de o kadar mutlu olmadığımı anladığını düşünüyorum. Belki anlamıyordur ya da anlamak istemiyordur. Bilmiyorum belki de çok abartıyorumdur her şeyi. Şu anda önemli olan tek şey bizim konuşmamız. Ve onu ne kadar çok özlediğimi fark etmem...

  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...

Şarkı önerileri:

6 yorum:

  1. Bu yazının ilk cümlesinde kısa yorum yapılacak bir yazı olmadığını anlamıştım diyerek;


    Bu yazı, etkisini nasıl gösterecek bende bilmiyorum. Dönüp dönüp okudum. Nasıl okumam? “O benim her şeyim” denilen birinden, bir arkadaştan bahsediliyor. Var mıymış öylesi şimdilerde? )) Varmış! Onu tebrik ederim o zaman. Keşke benim de arkadaşım olsaydı kendisi ))

    İlk okuduğumda niyetlenmiştim zaten. Ben de böyle bir yazı isterim bir arkadaşımdan diye geçti içimden. Blogu olan arkadaşım yok ama. Yakından bildiğim bir yazar arkadaşım da yok. Gerçi değerli yazarlar var; ama hiçbirini tanımam. Yüz yüze hiç gelmedim. Yani ne bir bakıştan ne ses tonundan kırılacak kadar bile tanımışlığım yok.

    Bulamadım bir türlü kime gücenmiş gibi yapsam da bana böyle bir yazı yazsa diye. Bu yazı okununca çocuk gibi omuz silkip “Bana ne, ben de isterim” dercesine bir istek doğuyor hem de güldürerekten. Ve bu güzel yazını da, içtenliğini de anladım. Hem de çok iyi anladım.

    Sen de yazmışın ya “belki de arkadaşım kırılmadı; ben öyle sandım, yanlış anladım” diye. Arkadaşını tanımadığım için kesin konuşamasam da benim neredeyse emin olduğum şey, bu yanılma payının olasılıktan öte sanki gerçek olduğu. Çünkü öylesi sağlam bir arkadaşlığı, her şeyliğe varmış bir arkadaşlığı bitirecek daha geçerli ve göz ardı edilemez nedenler olmalı gibi geliyor bana. Tabii biz işin içinde olmadığımızdan böyle geliyor olabilir.  Bizimki tahmin sadece ))

    Bir şeyi olduğundan farklı anladığımız anlar olabiliyor. Mesela benim Kintsugi vurgulu son öykümde -ki şu an yayında, duyurusu da bloğumda- vazo da çiçek de gerçek vazo ve çiçek değil. Vazoyu da çiçekleri de simgeleştirdim. Hatta vazo sadece bir vazo olarak algılanmasın diye bir yerde bir dizeyi çağrıştıran bir ifade koydum. Kısrak başı… Bir de ana ve dolu dolu sözcüklerini ard arda eklemiştim. Ama okunurken o an gözden kaçmış olabileceğinden ara sıra vazonun gerçekte anlattığı değil de insan kalbi gibi algılandığını gördüm. Yani diyelim ki ben bir şeye kırılıp da kalp yerine vazo kırmadım yazımda. İyi ki de kırılmadım. Öyle kırılmayı kimse istemez çünkü.
    Sanırım arkadaşının yerinde kim olsa hatta sen bile, kendisi için yazılan böyle bir yazıyı okuduğunu kolay kolay belli etmez yazana. Niye mi; yazının devamı gelsin diye… Tekrar tekrar )))
    Baharcım, bir dört sene sonra seni kırabilir miyim? Böyle bir yazı için dört yıl beklenir, hiç sorun değil :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle bu güzel yorumun için çok teşekkür ederim çok önemli benim için :) Ben bu konuda şanslı olduğuma inanıyorum gerçekten. Çünkü benim için her şey olan insanlar var hayatımda. Ama onları kırmamayı daha öğrenememişim demek ki. Ama beraber yaşaya yaşaya öğreneceğimizi düşünüyorum. Hiçbir ilişki sadece mutluluktan ibaret değildir değil mi?

      Sil
  2. off ya bu öykü değil de mi :) hadi yine iyi olun inşallah :) arı vız vız vız hah haaa çok tatlııı :) bi dee, blogdan feysten istediğin her şeyi paylaşabilirsin ki benimleee aklında olsuuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok hayır öykü değil :) Tamamdır aklımda ^-^

      Sil
  3. Deep, affedersin. Dört yıl bekleyememişim galiba. Deep yerine Bahar demişim :) Bahar'da kalan blogundaki arkadaşımızı anmışım :)

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.