İtiraflar #2

Ağustos 29, 2016

Beni tanımayan insanlar, en azından yüzyüze, beni çok depresif, hayattan bıkmış bi insan olarak biliyorlar. Gerek konuşmalarım, gerek yazılarım bu etkiyi uyandırıyor insanlar üzerinde. Ancak ben artık böyle olmak istemiyorum. Ki bunu da bilerek yapmıyorum. İçimden gelenlere göre davranıyorum, yaşıyorum. Şu ana kadar bazı olaylar yaşadım. Kötü olaylar, en azından benim bünyemin kaldıramayacağı olaylar. Ve bütün bu olaylar bana ders verip gitmek yerine çoğalarak yanımda kaldılar. Asla gitmediler. Birikerek benim zayıf olan bünyemi daha da zayıflattılar. Bundan sonra da en ufak bir şeyi bile bana zarar verebilecek bir şeye dönüştürmem başladı. Engel olamıyorum kendime. En ufak bir olay bile beni yıkmaya yetiyor. İşte bu yüzden benim içimdeki hiç sönmeyen kor. Çok kolay alev alabilir ancak kıvılcım olmasa bile her zaman orada. Hiç sönmüyor, sönecek gibi de durmuyor. Ben de isterim içimdeki o kor gitsin, temizlensin. Hayatımdaki şu ana kadarki kötü olayları temizleyim. Ancak bunları yapacağımı bildiğim için onlarla yaşamayı öğreneceğim. Çabalayacağım ve başaracağım. Bugün, yarın olmasa da en yakında..

  • Sadece yazı yetmez, fotoğraf da görmek istiyorum diyorsanız tumblr hesabıma da beklerim...

Şarkı önerileri:

2 yorum:

  1. Tek başına gücün yetmiyorsa mücadele etmeye mental destek almanı tavsiye ederim. Faydalı olabilir. Selamlar.

    YanıtlaSil
  2. Hayat, iyisiyle kötüsüyle. İnsan önce kendi çözmeli galiba. Neden mi böyle dedim. Ünlü, ama pek ünlüce bir psikologun annesin, çok yakınım birinin apartmanında otururdu sağlığında. Annesi baştan sona psikologlugdu zaten de kızı psikolog olarak annesiyle hiç ilgilenmedi. Ama televizyonlara çıkıyordu. Yazılar yazıyordu. Hiç arayıp sormadı gelip giderek. O yaşlı ve bakıma muhtaç, evi çöp eve dönmüş, kokan tabii kadıncağız elleri dolu onca merdiveni kendi çıkardı. Öldüğünde geldi, evi boşalttı. Evdeki sayısız kediyi dışarı çıkarttı.
    Şimdi bakınca kendi sorunlarını çözemeyenlere umut bağlamak. Doğa ve doğallık varken başka hiçbir şeye gerek yok. Bir de sabrı öğrenmek. Her şeyin vakti var çünkü. Bunu unutmayıp ......

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.